( Bu yazı, “Mısır Piramiti mi, Yusuf Ambarı mı ” başlıklı yazımın devamı niteliğinde…)
Piramitlerin, Firavunların mezarlarını saklamak için yapıldıkları bilinir…
Ancak bu konuyu sitemde yazdıktan sonra, Mısır la ilgili belgeselleri tekrar izledim…
Tabiki bu sefer piramitlerin yapım sebebi olarak “mezar” mantığının yerine, tahıl ambarı” mantığını yerleştirdim…
Bu sayede enteresan detayları yakalıdım… (bence)
Öncelikle durumun bir özetini yaptım…
“Yedi sene” sürecek bir kıtlık hayal ettim… Mısır halkının bu durumdaki ruh halini anlayabilmek için ülkemizde yaşanan bir felakati düşündüm… Bir an için deprem sonrası, yiyeceklerin dağıtılırken yaşanan izdiham geldi aklıma…
Böyle bir durum bir ülkenin geneline yayılmış olsa, kişi elindeki yiyecekleri, ailesinin yaşam kaynağını, değerli altın veya para karşılığı satar mı? diye sordum kendime…
Değerli hazineler, ancak etrafınızda bunun karşılığında satın alabileceğiniz şeyler var ise kıymetlidir bence…
Açlıktan ölmek üzere olan birine verilecek yemek, onun için altın değerindedir…
Firavunlar, piramitlere değerli hazineleriyle gömülüyordu… Bu hazinelerin korunabilmesi sağlamak için, piramitlerin bu kadar kompleks yapılar olduğu söyleniyor… Oysa bu iddiayı kanıtlayacak tek bir kanıt yok… (yazının sonundaki ikinci belgeselin, bir bölümünde anlatıldı)
Peki, Kıtlık başlayınca, aç kalanların bir anda “tahılların saklandığı ambarlara” saldırmaması için ambarların nasıl korunması gerekir?
Çevre şehirlerden gelenlere bile “tahıl verilebilen” bir depolama sistemi nasıl kurulur, istiladan nasıl korunur?
Piramitleri, kölelerin yaptığı sanılır… Oysa “hür ” işçiler ve köylüler yapıyor… Hür insanların bu kadar ağır şartlarda çalışmayı kabul etmelerinin sebebi, her ihtiyaç anında karşılıksız olarak yiyecek alabilecek olmaları… (ikinci belgeselin devamında var) Bir de Firavun güya Tanrı olduğu için, piramitlerde çalışanların kutsanması…
Piramitlerin dışına açılan iki pencere var… Bu pencerelerin önceleri havalandırma boşluğu olduğu düşünülmüş… Sonra pencerelerin, o dönemde gökyüzündeki iki yıldıza denk geldiği anlaşılmış… Mezar mantığına göre havalandırma fikri anlamsız olduğu için de,
firavun öldükten sonra ruhunun bu pencerelerden gökyüzüne çıkıp, halkını yıldızlar gibi oradan da izleyebilmesi mantığıyla pencereleri açıklamışlar…
Bugün yapılan arkeolojik kazıların hepsinde aynı sıkıntı var… Çıkan her ne olursa olsun, o bulguyu, önyargılı bir bakış açısıyla yorumlamaya çalışıyorlar…
“Firavun mezarı ” mantığıyla, piramitlerdeki mühendisliğin hiç bir zaman anlaşılamayacağını düşünüyorum…
Sizinle paylaşacağım ikinci belgeselin bir bölümünde, “ahiret inancını, Firavuna anlatan bilge bir kişinin ” hiyorogliflerde anlatılması, ama firavunun ona inanmaması konusu da ayrıca ilgimi çekti… ( Bilge kişi-nin kim olduğunu bilemem… Ama bu bulgunun, peygamber gönderildiğine dair hiyerogliflerde hiç kanıt yok diyen ateistlere cevap olduğunu düşünüyorum…
vereceğim ilk videonun özellikle 4. dakikasından sonrasını (9 dakikalık bir video) ve ikinci videonun tamamını (12 dakikalık bir video) çok dikkatli dinleminizi rica ederim…
Tekrar etmekte fayda var… Bunlar birer yorum…
Araştırdıklarımı paylaşıyorum sizinle…
Takdir sizin…
http://www.youtube.com/watch?v=S08PZUrWbDk