Zina deyince aklımıza takılanlar…
1. Ateistlerin Kendi oluşturdukları blog ve forumlara baktığımızda, İslam ile ilgili başlıca iddiaları :
- Kur’an da Mut’a nikahına izin var iddiaları… Nedir Mut’a nikahı… Kişilerin belirli bir ücret karşılığında anlaşarak; ister bir gün, ister birkaç gün ya da hafta birlikte olmasıdır…
Tam da bu noktada Nur suresi 2. Ayeti hatırlayalım…
Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah’ın dininde (hükümlerini uygularken) onlara acıyacağınız tutmasın. Müminlerden bir gurup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun.” Nur suresi,2
Şimdi şu sorunun cevabını merak ediyorum…
Bir ücret karşılığı bir günlük evliliğe izin verildiğinde, ortada zina diyebileceğimiz bir durum kalır mı? Tabii ki kalmaz…
Mut’a nikâhının olMAdığının en büyük delili, Nur suresi 2. ayettir…
Kur’an da bitiş süresi baştan belli “geçici evlilik” yoktur…
Nikah akdi iki durumla biter… Boşanma, Eşlerden birinin vefat etmesi…
- İslamda, cariyelerle –evlenilmeden- cinsel ilişkiye izin var iddiası…
Nisa 25. Ayeti hatırlayalım…
“Sizden eşraftan olan hür mümin kadınlarla evlenecek servet ve gücü bulunmayanlar, ellerinizin altında olan mümin cariyelerle evlenebilirler. Allah sizin kadr u kıymetinizi imanınızla bilir. Zaten siz müminler hep aynı aileden sayılırsınız. Öyleyse, fuhuşta bulunmayarak, gizli dost da edinmeyerek, namuslu kadınlar olmak üzere onları, sahiplerinin izniyle nikâhlayın. Mehirlerini de güzellikle kendilerine verin. Eğer evlendikten sonra zina yaparlarsa, onlara hür kadınlara ait cezanın yarısı uygulanır. Cariye ile evlenme, sizden sıkıntıya düşmekten (zinaya sapmaktan) korkanlar içindir, yoksa sabretmeniz sizin için daha hayırlıdır. Bununla beraber Allah gafurdur, rahîmdir (affı ve merhameti boldur).” Nisa suresi;25
Öncelikle ayetten de anlıyoruz ki cariye ile “evlilik dışında” yaşanan cinsel ilişki “zina” dır… Zina eden cariye de ceza alır… Kendisine, hür kadına uygulanan cezanın yarısı uygulanır….
Ayette;
“Cariye ile evlenme, sizden sıkıntıya düşmekten (zinaya sapmaktan) korkanlar içindir, yoksa sabretmeniz sizin için daha hayırlıdır.” buyuruyor yaradan…
Bu nokta da;
– İddia edildiği gibi cariyelerle cinsel ilişki için nikâhlanmaya gerek yok ise erkeğin nasıl oluyor da “zinaya düşme tehlikesi” oluyor?
– Mut’a nikahı var ise, cariye ile evlenmeye ne gerek var?
– Neden “sabretmeniz sizin için daha hayırlıdır” deniliyor da “mut’a nikahı yapın” denilMİyor?
Yine Nur suresi 33. ayette de Allah, evlenme imkanı bulamayan mü’minlerin iffetlerini korumalarını ister…
“Evlenme imkânını bulamayanlar ise; Allah, lütfu ile kendilerini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar.” Nur suresi 33
Nisa suresi 25. ayette önemli başka bir ayrıntı var… Cariyelerle “evlenirken” nelere dikkat edilmesi gerektiği…
“fuhuşta bulunmayarak, gizli dost da edinmeyerek, namuslu kadınlar olmak üzere onları, sahiplerinin izniyle nikâhlayın.”
Süresi “Bir gün” olacak bir evlilikte, evlenilecek kişinin “namuslu” olmasının önemi var mıdır? Ya fuhuşta bulunmamış olmasının ?
Tabiki bir önemi yoktur… Ayetlerin tümünde bahsedilen “normal nikah”tır…
Hür kadınlarla evliliktede de “İffetli” olma esastır…
“Bu gün size temiz ve hoş şeyler helâl kılındı. Kendilerine kitap verilenlerin yiyecekleri size helâl, sizin yiyecekleriniz de onlara helâldir. Mü’min kadınlardan iffetli olanlarla, daha önce kendilerine kitap verilenlerden olan iffetli kadınlar da, mehirlerini vermeniz kaydıyla; evlenmek, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere size helâldir. Her kim de inanılması gerekenleri inkâr ederse, bütün işlediği boşa gider. Ahirette de o, ziyana uğrayanlardandır.” Maide suresi, 5 ***
Asıl söylemek istediğim şu aslında…
İddia edildiği gibi hür kadınlarla Mut’a nikahı, cariyelerle de sınırsız ilişki var dediğinizde; ortada zina diyebileceğimiz bir durum kalmıyor…
Zinadan dolayı cezalandıracağınız kimse de…
O zaman Nur suresinin 2. ayeti neden var?
2. Zina eden kiminle evlenebilir?
“Zina eden erkek, zina eden veya müşrik olan bir kadından başkası ile evlenmez; zina eden kadınla da ancak zina eden veya müşrik olan erkek evlenir. Bu, müminlere HARAM kılınmıştır.” Nur suresi 3
Düşünebiliyor musunuz, Zina eden bir erkek “Müslüman” bir kadınla EVLENEMEZ…
Zina eden bir kadın da, “Müslüman” bir erkekle EVLENEMEZ.
Allah, zamanını eğlenilecek kızlarla geçiren erkeklere, evlenilecek kızları HARAM kılmıştır…
Zina eden kişi;
Ya kendisi gibi zina eden biri ile, ya da MÜŞRİK biri ile evlenebilir…
Ve çok önemli bir başka ayet,
“Müşrik kadınları, iman etmedikçe nikâhlamayın. Bir müşrik kadın, sizin hoşunuza gitse bile, iman etmiş olan bir cariye herhalde ondan daha hayırlıdır. Müşrik erkeklere de mümin kadınları nikâh ettirmeyin. Bir müşrik, sizin hoşunuza gitse bile, mümin bir köle elbette ondan daha hayırlıdır. Onlar sizi ateşe davet ederler, Allah ise, kendi izniyle cennete ve mağfirete davet ediyor ve âyetlerini insanlara açıklıyor. Umulur ki onlar hatırda tutup, öğüt alırlar.” Bakara 221
“Onlar sizi ateşe davet ederler uyarısı…
“Rabbinden sana vahyedilene uy. O’ndan başka ilâh yoktur. Ortak koşanlardan da yüz çevir.”En’am suresi,106
Allah; peygamber efendimize “müşriklerden yüz çevir” derken, mü’minleri müşriklerle evlenmeyin onlar sizi ateşe davet eder diye uyarırken;
Zina edene “müşrikle evlenebilme” izni veriyor… Üzerinde düşünülmesi gereken sarsıcı bir nokta…
Senelerdir Kur’an da olmMAyan recm cezası için “acaba var mı, yok mu” diye tartışmış kafa yormuşuz… Bu nedenle de görmemiz gereken asıl ayrıntı kaçırmışız…
Zina eden nasıl oluyor da bir müşrikle aynı dereceye iniyor ve onunla evlenebiliyor?
Öncelikle müşriklik, sadece putlara tapmak değildir…
Furkan suresi 43. ayet…
“Kendi nefsinin arzusunu kendisine ilâh edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın?” Furkan suresi 43
Nefsinin arzusunu kendisine ilah edinmek…
İşlediği günahı, günah olarak kabul etMEmek…
“Hayır, hayır! Senin Rabbin hakkı için, onlar aralarında ihtilâf ettikleri meselelerde seni hakem kabul edip, sonra da verdiğin hükümden ötürü içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın sana tam bir teslimiyetle bağlanmadıkça iman etmiş olmazlar.” (Nisâ suresi,65)
Günümüzde erkeğin fıtratını bahane ederek ona cinselliği özgürce yaşama hakkı veriliyor…
Hatta “Erkektir yapar” denildiği için zina günah olarak da görülmüyor…
Oysa zina tek taraflı yaşanamaz … Erkek yapar dediğinizde, kadına da yapabilme ruhsatı çıkar…
İnsanın fıtratını en iyi bilen, elbette ki onu yaratandır… Ve Allah Kur’an-ı Kerim de kadın-erkek ayırt etmeden “insanı” uyarır…
Zinaya da yaklaşmayın, çünkü o pek çirkindir ve kötü bir yoldur.”İsra suresi;32
Bugün zina edene uygulanması gereken cezayı (Nur suresi 2. ayetinde belirtilen) anlayamıyor isek, bunun sebebi Allah’ın yaklaşmayın dediği bir günaha, bizim boğazımıza kadar bulaşmış olmamızdır…
Zinayı sıradanlaştırdık…
Tabii beraberinde başka şeyleri de sıradanlaştırmak zorunda kaldık…
Boşanmaları…
Aşk’ı…
İlişkilerde kolayca vazgeçen ya da vazgeçilen olmayı…
Daha mutlu değiliz…
Allah; nankörlüğü, hainliği, iftirayı, yalanı, hırsızlığı, ahlaksızlığı, zulmü, haksızlığı, kısaca “başkalarının hakkına gasp eden, sağlıksız bir toplum oluşmasına sebep olanları ve buna aracılık edenleri uyarıyor Kur’an da…
“Kim iyi bir işe aracılık ederse onun da o işten bir nasibi olur. Kim kötü bir işe aracılık ederse onun da ondan bir payı olur. Allah her şeyin karşılığını vericidir.” Nisa suresi, 85
İnsanlar, günah işlediğinde Allah’ın gücünden “dirhem” bir şey eksilmiyor…
Ama “insan”dan çok şey eksiliyor bu bir gerçek…
Bugün devlet belirli alanlarda sigara içene ceza veriyor… Amaç hem sigara içeni bu davranıştan uzaklaştırmak (içen kişin sağlığına ciddi zararı olduğu gibi, bütçesine de zarar veriyor), hem sigara içmeyen ama dumanından etkilenen kişilerin hakkını korumak, hem de sağlıklı bir toplum oluşturarak sağlık harcamalarını azaltmak…
Sigara tiryakileri ise bu duruma kızıyor ve: “keyif benim… zararı bana… kime ne?” diyor…
Gerçeğin onların dediği gibi olmadığını hepimiz biliyoruz… Kendileri de biliyorlar…
Haklı bir sebeple bir şeyi yasaklıyor iseniz, o suçun işlenmemesi için cezasının da “caydırıcı ” olması gerekir…
“Yine onlar ki, Allah ile beraber (tuttukları) başka bir tanrıya yalvarmazlar, Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan, günahı (nın cezasını) bulur..” Furkan 68
Ayetteki sıralama da haksız yere bir cana kıymaktan sonra “zina” zikredilmiştir…
Zinaya verilen cezayı anlamak istiyorsak, öncelikle zinanın büyük günahlardan olduğunu kavramamız gerekiyor…
3. Bir erkek eşini zina etmekle suçluyor ve kendinden başka da şahidi yok diyelim. Ne olacak?
“Kendi eşlerini zina etmekle suçlayıp da buna dair kendileri dışında şahit bulamayan kocalar ise, kendilerinin doğru söylediklerine dair ayrı ayrı dört kere Allah adına yemin eder, şahitlik eder, beşinci kere ise, yalancı olması halinde, Allah’ın lânetinin kendi üzerine gelmesini isterler.
Beşinci defa da: eğer yalan söyleyenlerden ise Allah’ın lânetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir.
Kadının, kocasının yalan söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ve şahitlik etmesi,kendisinden cezayı kaldırır.
Beşinci defa da, eğer (kocası) doğru söyleyenlerden ise Allah’ın gazabının kendi üzerine olmasını diler.
Ya Allah’ın size bol lütfu ve merhameti bulunmasaydı ve Allah, tevbeleri kabul eden hüküm ve hikmet sahibi olmasaydı (haliniz nice olurdu)! “ (Nur suresi 6-10)
Durumu kısaca tekrar özetleyelim…
Erkek, hanımının zina ettiğini iddia ediyor… Ama kendinden başka şahidi yok… Doğru söylediğine dair Allah adına dört defa yemin ediyor. Beşinci de de eğer yalan söyleyenlerden ise Allah’ın lânetinin kendi üzerine olmasını istiyor…
Peki, Erkeğin bu yeminlerinden sonra kadına ceza mı veriliyor?
Hayır…
Kadın da eşinin doğru söyleMEdiğine dair dört defa Allah adına yemin ettiğinde, ona hiçbir ceza VERİLEMİYOR …
Hani Kur’an kadına değer vermiyordu?
Hani Kur’an ın bakış açısına göre erkek, kadından üstündü?
Erkek kadından üstün olsa idi; erkeğin doğru söylediğine dair dört defa Allah adına yemin ettiği, hatta yalan söylüyor isem Allah’ın laneti üzerime olsun dediği zina gibi önemli bir konu da, kadının söz hakkı olabilir miydi?
Tabiki olmazdı…
Erkeğin, kadından üstün olduğuna inanan toplumların günümüzdeki uygulamalarını biliyoruz… Hangisinde kadının söz hakkı olmuş ya da “ben yapmadım” demesinin bir değeri olmuş… Hiç birinde…
Sadece bir ayeti baz alıp, o ayetin öncesini sonrasını okuMAdan Kur’an ın bütünü anlamış sananlar; borçlar hukukuna ait özel bir durum olan iki kadının şahitliğini yanlış yorumlayıp;
“İslamda kadın-erkek eşitliği yok” diye genel hüküm çıkaranlar;
Yukarıda ki ayetlerde;
Erkeğin (kocanın) şahitliği = Kadının (karısının) şahitliği olmasını ;
burada ki denkliği, eşitliği nasıl yorumlayacaklar?
Demek ki mesele sandıkları gibi değil…
Bu konuda bir başka ayrıntı çıkıyor karşımıza…
O da Eşlerden hangisinin doğru söylediğinin mü’minleri ilgilendiren bir yönünün olmaMAsı…
Çünkü Zina edene ceza uygulayabilmek için dört şahit (ayette –erkek- şahit denilmez. Kadında da şahit olabilir) gereklidir…
ve bu şahitlik “Kulaktan duyma bilgilerle” yapılamaz…
“Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir. “Hucurat suresi 12
“Bu iftirayı işittiğiniz zaman, iman eden erkek ve kadınlar, kendi (din kardeş)leri hakkında iyi zan besleyip de, “Bu, apaçık bir iftiradır” deselerdi ya!” Nur suresi 12
Nur suresinin tamamını okuduğumuzda dört şahitte olması gereken başka özellikler hakkında da bilgi sahibi oluruz…
Ey iman edenler! Kendi evinizden başka evlere, geldiğinizi farkettirip (izin alıp) ev halkına selâm vermedikçe girmeyin. Bu sizin için daha iyidir; herhalde (bunu) düşünüp anlarsınız. Nur suresi 27
Orada hiçbir kimse bulamadınızsa, size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Eğer size, “Geri dönün!” denilirse, hemen dönün. Çünkü bu, sizin için daha nezih bir davranıştır. Allah, yaptığınızı bilir. Nur suresi 28
ve suçsuz birine Zina iftirasında bulunanlar…
“Namuslu kadınlara zina isnat edip sonra da dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun. Artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin. İşte bunlar fâsık kimselerdir..”nur suresi 4
Namuslu, kötülüklerden habersiz mümin kadınlara zina isnadında bulunanlar, dünya ve ahirette lânetlenmişlerdir. Onlar için çok büyük bir azap vardır. Nur suresi 23
Bu ayetler bir bütün olarak okunduğunda karşımıza önemli bir sonuç çıkıyor…
Zina edenin ceza alabilmesi için zinanın, aleni işleniyor olması gerektiğidir…
4. Kur’an da recm cezası var mıdır?
Yoktur…
Zinanın cezası 100 sopadır…
Hatta İslam alimleri Nisa suresi 25. ayetini, İslam da recmin olmadığına delil olarak gösterirler…
Çünkü bu ayette zina eden “evli cariye” ye, hür kadına verilen cezanın yarısının uygulanması gerekir…
ve Recm’in “yarısı” diye bir ceza mümkün değildir…
İslam’da recm cezasının varlığı “rivayetlere” dayanır… Bu konu ile ilgili bir tez çalışmasından kısa bir alıntı paylaşacağım sizlerle… Tamamını okumanızı tavsiye ederim…
“Bu rivayetler isnatları sağlam oldukları için kabul edilecek olurlarsa, aynı şekilde isnadı sağlam olarak rivayet edilen, “Recm Ayeti” ile ilgili rivayetlerin de kabul edilmesi gerekir. Çünkü müellif; bu ayetle ilgili Hz. Ömer, Zeyd b. Sâbit ve İbn Abbas’dan gelen rivayetlerin sahih olduklarını söylemiştir. Tabiî böyle bir kabul, zorunlu olarak Kur’an’ın eksik olmuş olduğu sonucun doğuracaktır. Böyle bir sonucu kabul etmek mümkün olmadığına göre, isnatları sağlam bile olsa bu rivayetler, metinlerinde bulunan kusurlar nedeniyle reddedilmiştir. Aklın ve mantığın gereği de budur.
Ama aynı yaklaşım recm cezasına dair rivayetlere uygulanMAmış ve rivayetler isnatlarının sağlam olduğu gerekçesiyle kabul edilerek, hüccet (delil) sayılmıştır.
Bu, tam anlamıyla çelişkili bir tutumdur.” Doç. Dr. Ahmet Keleş -Hadis ilminde isnadın otoritesi veya akla rağmen hadis okuyuculuğunun çağdaş bir örneği: “Recm cezası” çalışmasına eleştirel bir bakış.
Sözün özü;
Zina, büyük günahlardandır…
Ve bu gerçeği bilen her mümin bilir ki;
1. Ölümden kaçış yoktur… De ki: “Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmak size asla fayda vermez. Vereceğini var saydığınız takdirde de ancak pek az faydalandırılırsınız.” Ahzab suresi,16
2. Kıyametten kaçış yoktur…
Yine onlar ki, Allah ile beraber (tuttukları) başka bir tanrıya yalvarmazlar, Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan, günahı (nın cezasını) bulur..
“Kıyamet günü azabı kat kat arttırılır ve onda (azapta) alçaltılmış olarak devamlı kalır.” Furkan suresi 68,69
3. Allah’ın lanetinden kaçılabilecek bir yer yoktur…
“Onlar, Allah’ın lânet ettiği kimselerdir. Allah, kime lânet ederse, artık ona asla bir yardımcı bulamazsın.” Nisa suresi,52
4. Ancak tövbe edip bundan sonra ıslah olanlar müstesna. Çünkü Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Nur suresi, 5
*** Mut’a nikahına delil olarak Nisa suresi 24. Ayeti gösterilir… Oysa;
““Bunlar dışında kalanlar; namuslu yaşamanız ve zinadan kaçınmanız şartıyla mallarınızla isteyesiniz diye size helal kılınmıştır. Bunlardan hangilerinden nikâh ile yararlanırsanız mehirlerini belirlediğiniz miktarda veriniz. …” (Nisa 4/24)
“Mehirlerini” diye tercüme ettiğimiz kelime; (أجر) ecr’in çoğulu (أجور) ücûr’dur. Ecr (أجر) , ister dünyada ister ahirette olsun, yapılan işe karşılık alınan şeye denir. Bu kelime burada olduğu gibi Maide 5, Ahzab 50 ve Mümtahine 10. âyette de kadınların mehirleri anlamındadır. Dolayısıyla evlenilmesi helal olan kadınlardan yararlanmanın tek yolu, normal nikâhtır. “ Süleymaniye Vakfı
günahın küçüğü büyüğü olmaz ,allah bir şeyi yasakladıysa o günahtır ,bu küçük günah birşey olmaz gibi düşümmek sakıncalıdır,büyüğüde küçüğüde allahın yasakladığıdır kaçınmak gerek.