İstanbul üniversitesi mezunuyum… 1995 yılında, bir hevesle başladığım üniversite de ideolojik kavgalar içinde buldum kendimi… Öyle ki, bir gün arkadaşlarla olaylardan kaçmak isterken, taşlı sopalı iki gurubun arasında kaldık… Epey korktuğumu hatırlıyorum… Hatta ailem, üniversiteyi bırakmam gerektiğini bile düşündüler…
Üniversite içinde panzer görmek bizim için sıradan şeylerden biriydi… Okulda eylem çıktığı anda, olayların büyümemesi adına okulun dış kapıları kilitlenirdi…
Ne içeridekiler dışarı, ne de dışarıdakiler içeri girebilirdi… Bazen sınıflarımızda sakince eylemin bitişini beklerdik… Adları “yunus” şahin” olan polisler kapıda beklerdi… Hatta bir gün beklemekten sıkılıp polislerden birine “Şahin bey, eylem ne zaman biter acaba” diye sorduğumda arkadaşlarım nezaketime epey bir gülmüşlerdi…
Zaman içinde sağ ve sol, her iki gurubunda eyleme katılanlarını tanır olmuştuk… Koskoca üniversite de hepsini toplasanız sayıları 100’ü bulmazdı… Geride kalan öğrenciler hiçbir eyleme katılmazdı…
Ama akşam haberlerinde “İstanbul Üniversitesi yine birbirine girdi” diye izlerdik haberleri…
Bazen, olacak eylemlerden önceden haberimiz olurdu… O günlerde, diğer üniversitelerin de marjinal gurupları bizim okulda toplanır, topluca eylem yaparlardı… Biz o günlerde Üniversiteye gitmezdik… Ya hep beraber buluşur bir kafeye giderdik, ya da o günü evlerimizde geçirirdik…
Bir gün, üniversite de yine olaylar çıkmıştı… Olayları yukarıdan izleyebileceğimiz bir konumdaydık… Bir gurup “Döktüğünüz kanların hesabını vereceksiniz “diye bağırıyordu… Diğer bir gurupta “Biz ancak hesabımızı Allaha veririz” diye… Sonra bir anda kavga çıktı…
Sanırsınız üçüncü dünya savaşı çıkmış, karşılarında da namusuna, ırzına tecavüz etmiş insanlar var… Nasıl vuruyorlar birbirlerine… Biz izlerken akıl tutulması yaşıyorduk… Bir insan, bir anda nasıl canavara dönüşür onu izliyorduk…
Polis iki gurup arasına barikat kurmuştu… Kavga çıkınca iki gurup arasında kaldı… En çok onlar, amacı iki gurubun canını korumak olan polisler yaralandı…
Akşam haberlerinde ise kavgaya tutuşan gençlerden çok, polislerin yanlış tutumları haber edildi… Gözü dönmüş taşlı sopalı iki gurup arasında, polislerin canlarını hiçe sayarak oluşturdukları barikatın haber değeri yoktu ne yazık ki…
Üniversiteyi bitireli yıllar oldu… Ama bugün bakıyorum, özgüveni eksik, toplumda her ne şekilde olursa olsun yer edinmek isteyen gençler, güya ideolojileri adına eylemlere katılıyorlar…
Polis “eylem yapamazsınız, izniniz yok” dendiğinde ısrar ediyorlar… Alkollü olduğu belli olan bir sürücünün, promil ölçen çubuğa üflememek için diretmesi gibi…
Neyin ısrarı?
Polislere kızanlar, alışveriş merkezlerinde istedikleri yapılmayan çocukların, bağırış ve diretmeleri karşısında anne babalarının yaşadıkları çaresizliği düşünsünler…
İstediği yapılmadığı için canhıraş çırpınan ufacık bir çocuğu bile zapetmek çok zor…
Doğuda taş atan çocukları savunmak ne kadar hatalıysa, ODTÜ’de okuyan gençlerinde benzer bir eylemin içerisinde olması da hatalı…
Hadi taş atan çocuklar cahil, provakatörlerin oyuncağı; peki ya ülkenin en zeki gençlerinin okuduğu ODTÜ’lü gençler kimin oyuncağı…
Başka bir ülkenin bize savaş açmasına gerek yok…
Ne Araplar, ne Amerika, ne Çin, ne İsrail ne de bir başkası…
Bakın tv lere… Biz hergün “saçma “bir çok savaşın içinde kan kaybediyoruz zaten…
Fenerli- Galatasaraylı diye
Alevi- Sünni diye
Kürt-Türk diye
Dinsiz- Dindar diye
Sağcı- Solcu diye
Mezhep- cemaat diye
Erkek- kadın diye
Parça parça olmuşuz zaten…
Hani nerede erdemli ve hoşgörülü insanların ülkesi…
Kurallara uymayanlar “tv lerde savunulmaya, haklı çıkartılmaya başlandığı vakit” , ülkenin adalet sistemi de çöker…
Elbette hatasız kurum da, insan da olamaz…
Taraflar sınırlarını bilmeli… Öğrenciler, dur denildiğinde durmalı…
Değil öğrenci, milletvekili de olsa yasalara uymalı…
Eğer uyulmayacak ise “yasaların” olmasının anlamı ne?
Atalarımızın “Eğitim cehaleti alır, Eşeklik baki kalır” sözü unutulmamalı…
Söz konusu üniversiteli gençler olunca ayırım yapıp onların arkasında durmak,
Ne bize, ne de o gençlere bir şey kazandırır…
Sadece bu tür eylemlerin oluşmasına zemin hazırlar…
Bir de toplumda “Eğer arkanda birileri varsa (örneği tv gücü), istediğin hatayı yapabilir, polise hatta Başbakana bile kafa tutabilirsin” gibi yanlış bir düşüncenin hakim olmasına…
24 Aralık Güncelleme: Aklın yolu bir çok şükür… Bugün 12 Üniversite, ODTÜ’de yaşanan olaylarla ilgili ortak bir açıklama yaptı…
Açıklama:
“”GÖKTÜRK-2’nin fırlatılması sırasında ODTÜ’de meydana gelen olaylar ve sonrasında kamuoyunda yapılan tartışmalar, konuyu asıl mecrasından saptırmış ve millet olarak haklı bir gururu paylaşacağımız bu günlerde kamuoyu olumsuz bir atmosfere doğru yönlendirilmiştir’. Demokratik hak ve özgürlükler çerçevesinde yapılan eylemler asla şiddet içermemeli ve kamu malına zarar vermemelidir” diyen üniversiteler, küçük bir azınlığın ODTÜ nün imajını olumsuz etkilemesine izin verilmemesi gerektiğini bildirdi.
“Kavga ve şiddet hiçbir fikre hizmet edemez, hiçbir fikir hedeflerine bu yöntemlerle ulaşamaz” mesajı veren üniversitelerden Marmara, İTÜ, Yıldız, Galatasaray, Mimar Sinan ortak açıklama yaparken, İstanbul, Bingöl, Afyon Kocatepe, İstanbul Sabahattin Zaim, Hacettepe Üniversiteleri olayları kınadıklarını açıkladı.
http://www.haberturk.com/gundem/haber/806079-universitelerden-ortak-tepki
Ayrıca Fatih Altaylı’nın bu konuda yaptığı Teke-Tek programında da anlaşıldı ki, aynı bizim üniversitedeki olaylarda anlattığım gibi ODTÜ deki eylemlere katılanlarda, orada okuyan öğrencilerin tamamını temsil etmiyor…Azınlık… Hatta eylemdekilerin çoğunluğu ODTÜ öğrencisi olmayıp dışarıdan gelenler…